8 Aralık 2014 Pazartesi

...

Böyle zamanlarda zor oluyor toparlamak kelimeleri. Şaşırıp da kalıyor insan, öyle... 

Ben dün hep üşüdüm, çok üşüdüm.

Ördügün atkı yoktu boynumda babaanne. 

Simdi sana giden yollar; mandalina, portakal, nar agaclarıyla dolu.  

Cok agladık babaanne cok, biz sana gelirken. 

En son ne zaman sarıldım sana? En son ne zaman acele etmeden uzun uzun konustuk? 

En son ne zamandı bunlar? 

Canım acıyor babaanne, canım cok acıyor... 


                                                                                               29.11.2014





18 Ekim 2014 Cumartesi

Hayat

İnsan; kaç yaşına gelirse gelsin ayırt edemeyebiliyormuş doğruyla, yanlışı. 

Hâlâ saçma sapan üzülebiliyormuş. Olur olmadıklara. 

Yanılabiliyormuş. " Hiç yanılmam ben artık " dese de. 

Kırılabiliyormuş. Kırılmam sansa da. 

Şaşırabiliyormuş. Her onu şaşırtan insan sonrası; " Ben artık hiçbir şeye şaşırmam " dese de. 

Gözünden yaş akıtabiliyormuş... 

" Büyüdüm ben artık hiç ağlamam anne " dese de. 

6 Eylül 2014 Cumartesi

Canım Eylül...

                       Bir şeyleri ayırt edebilen insanlar olsun hayatınızda. Kaliteli ile kalitesizi ayırt etsin. Görmeyen bir insana bir şeyi zorla sen gördüremezsin, bak o kalitesiz bu kaliteli diyemezsin. Bir bakıştan; ' o ' anlayacak. 

                      Taktığınız toka bile bilene güzel, taktığınız kravat bile anlayana güzel.
      
                      Hayattan zevk alabilen insanlar olsun yanıbaşınızda. Akşam yenilen güzel bir yemek mesela her şeye değsin, günün tüm yorgunluğunu unuttursun. 

                     Son çıkan bir kitap hakkında da fikri olsun mesela, gazetedeki köşe yazıları hakkında da. Siyaset de konuşabilsin yeri geldiğinde. Radyoda çalan şarkıyı da söylesin bağıra çağıra:)  Sonbaharın moda renklerini de bilsin, ligin durumunu da. 
  
                     Küfür etmeyi, orda burda dudağını büzerek fotoğraf çektirmeyi marifet sanmayan insanlar olsun yakınınızda. En büyük marifetin, küfür etmemek olduğunu anlayan insanlar olsun. Ama şimdi. Bir kaç yıl sonra değil.

                    Kendine yakışan insanı seçer herkes, hem eş hem arkadaş olarak, hayatın her alanında. Siz de kendinize yakışanı seçin. 


Küçük bir not; " Canım Eylül. Serinledikçe güzelleşeceksin, ha gayret. " 
                     
   

                    

9 Temmuz 2014 Çarşamba

MEDİNE


İsmi; " Medine ".
Ürgüp'de yolda yürürken karsımızdan geldi; " Abla sen ne güzelsin " dedi.
Kücücük cocuk utandırdı beni. Sohbet ettik ayak üstü.
Ürgüplü.
En cok " Yer Gök Ask" dizisini seviyormus:)
Fırat'a; " Abi, ablayla benim bi fotografımızı ceker misin? " dedi.
Cektirdik. Bir daha hic görmeyecegi bir fotograf...
Sen hep gül cocuk, güzel kalpli cocuk.

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Mayısta Bile Yağmura Yakalansa Mesela...

Durduk yerde kalkıp kendine bir kahve yapacak kadar mutlu olmalı insan, köpüklü olmasa da olur... Tek başına bile içse, huzurlu olmalı... Kalbi atıyor ya, şükretmeli... Bilmeli; en büyük nimet bu ya.

Gece acıkırsa yemeli içinden geleni. " Şişmanlama korkusu " olsun, en büyük derdi.

Mayısta bile yağmura yakalansa mesela, toprağın kokusunu içine çekmeli... Şemsiyesi bile olmasa yanında, ıslanmak ya bazen en güzeli.

Dinlemeli sevdiği şarkıları -bangır bangır-, isterse gece yarısı. 

Fırlatıp atmalı sevmediği kitabı. 

Ezbere okumalı en sevdiği yazıları. 

Silip atmalı üzen insanları. 

( Mutluluğu küçük şeylere bağlı olan insanların kalbi büyük olur... Bu yazı benden tüm kalbi büyüklere gitsin... Ki ben birini çok iyi tanıyorum... :) İyi ki öyle bir arkadaşım var. Ne mutlu bana... Yüzü hep gülsün. )

7 Nisan 2014 Pazartesi

Yaz Bir Kenara...

İnsanları kırmak cok kolay. Bir kelime yeter huzurları kacırmaya da, o huzur kacıranlar nasıl koyar başı yastığa?

Hic anlamadım.

Bilmezsin ki alnında ne yazılı?

Ne var kaderinde, neler göreceksin günden güne?

Sen ki; Allah görme derse görmez, duyma derse duymaz olursun. Saniyesinde.

Kime güvenirsin de incitmeye calısırsın?

Yanındakilere mi?

Unutma hic.

Yaz bir kenara.

Bugun sana hayat veren su, yarın seni boğabilir.

dk

1 Mart 2014 Cumartesi

...

           
 ÖLDÜKTEN SONRA 
 Diyecekler ki arkamdan 
 Ben öldükten sonra 
 O, yalnız şiir yazardi 
 Ve yagmurlu gecelerde 
 Elleri cebinde gezerdi 
 Yazık diyecek 
 Hatıra defterimi okuyan 
 Ne talihsiz adammış
 Imani gevremis parasızlıktan

 Muzaffer Tayyip Uslu
        (Simdilik, 1945)


Yılmaz Erdoğan; ' Kelebeğin Rüyası ' filminde bu dizeleri okuyunca, sinemada gülme sesleri gelmişti sağımdan solumdan. Benim ise gözümden akan gözyaşlarım vardı, elimde mendilim.  




Birileri sağolsun, ' başkaları adına utanma ' konusunda hepimiz profesör olduk. 




Alıp başımı gidesim boşuna gelmiyor. 




Sinemadan tut, okuduğum bir haber bile nefessiz bırakmaya yetiyor. 




Bazı insanlar hele cok yorucu.




' Zaten ben senden yeterince nefret ediyorum, daha fazla kendinden nefret ettirmene gerek yok ' demek istediklerimin sayısı her geçen gün artıyor... Onlar; 




Sevdiğim şarkıları sevmesinler.      



Kullandığım kelimeleri bile kullanmasınlar.                   


Yazdığım şu yazıyı şans eseri bile olsa okumasınlar. 
 
Istiyorum.        



Yok hani beni takip etmedikleri hâlde yanlışlıkla tweetimi  favori işaretleyip, hemen geri alanlar falanlar, blogla dalga gecip, blog açanlar, benden haber almak istemeyip de, dünyanın bir ucundan gün be gün blogumu takip edenler vs vs...  


Siz gidin en güzeli benim üzerime bir bardak soğuk su için.